İçimde Film Çekiliyor...


Gerçek Kişi:
 - İçim çekiliyor… En sevmediğim histir bu… Dişçide sıranı bekler gibi… Böyle anlarda dünyanın gerçekten döndüğünü hissediyorum. Hem de içimde. Galaksiler arası savaş var midemde…

Hayali Kişi:
 - Sebep?

Gerçek Kişi:
- Sebep mezarında yosunlar bitsin vay bitsin. Yılanlar çıyanlar mekanın tutsun sebep sebep. Bir an olsun yurdun baykuşlar ötsün, Kimsesiz ellerde kalasın sebep amman Amman

Hayali Kişi:
- Nasıl yani? Ne demek istiyorsun?

Gerçek Kişi:
- Ben demiyorum Muharrem ERTAŞ diyor.

Hayali Kişi:
- Sen ne diyorsun?

Gerçek Kişi:
- Muharrem ağabey büyük adam.

Hayali Kişi:
- Böyle birbirimize mi bakacağız? Bir şey demeyecek misin?

Gerçek Kişi:
- Yekin yekin kalkamazsın yerinden yerinden. Ayrılasın sahibinden serinden sebep sebep. Ahirinden ben tutayım ben tutayım elinden elinden. İki yüzün kara olasın sebep amman Amman.

Hayali Kişi:
- Muharrem?

Gerçek Kişi:
- Ta kendisi.

Hayali Kişi:
- Böyle bir yere varamayız biliyorsun değil mi?

Gerçek Kişi:
- Celaleddin-i Rumi’ye hocası “Aramadan bulamazsın. En nihayet arasan da bulamazsın, bulmak yok o başka; ama anlaşılan o ki Celaleddin sen çok güzel arayacaksın” Demiş… Sen hala hangi yere varmaktan bahsediyorsun?

Hayali Kişi:
- Belki de varmak istediğimiz yer neyi arayacağımızdır?

Gerçek Kişi:
- Karnının içinde bülbüller öter bazen. Yanağında gül kokusu, dudağında şarap. Ellerin titrer, gözlerin buğulu. Huzurundan dolayı ne oturabilirsin rahatça, ne de ayağa kalkmak istersin.  Fenadır o anda yaşamın kırmızısı. Parmaklarının ucunda rüzgârı hissedersin. Sanki dalların yaprakların varmış, ama kökün yok. Özgür bir ağaç gibi. Nefesin kesilir, sonra ağır aksak bir şekilde kesik kesik çekersin evreni içine. Hani hıçkıra hıçkıra ağladıktan sonraki o nefes vardır ya. Onun gibi fakat huzurdan bu seferki. Bilirsin ki bastığın yer, eninde sonunda bastığı yerle birleşiyor, arada okyanuslar bile olsa.

Sonra başını kaldırıp güneşin alnını öpmesini seyredersin gözlerin kapalı. Okşar gül yanakları, şarap dudakları. Unutamayacağın “Anın Kokusu” nüfus eder zihnine, ırzına geçercesine.

İşte o anda neye sahipsen onu arayacaksın toprak seni isteyene kadar. Neyi arayacağın bu huzurda saklı. Bunu bilemiyorsan aramayı da bilemezsin. Sevmeyi bilmiyorsan gönlünde ki aşk kuyusuna bakarken iter birisi seni kuyunun dibine. Bakarsın oradan dünyaya aval aval.

Arzuna sahip çıkacaksın nefesin pahasına. 

İşte o zaman içinde bir iş görmenin güzelliği dolaşacak kanında. İçin çekilmeyecek.

Hayali Kişi:
- Kahve yapayım sana. Yat uyu istersen biraz. Bir de film açayım izlerken dalarsın ufak ufak.

Gerçek Kişi:
- Yok, sağ ol. İstemiyorum uyumak. Bira var mı evde?

Hayali Kişi:
- Ben bile yokum ki bu evde. Hatta evde bile değilsin sen.

Sokakta ki Adam:
- Pardon… Bi sigaranız var mı fazladan?

Gerçek Kişi:
- Tabi ki… Al buda yanında dursun… Kulak arkası…

Sokakta ki Adam:
- Sağ  ol. Gecen iyi olsun paşam.

Gerçek Kişi:
- Sen de sağ ol. Sen de sağ ol… Buradan böylece yolu takip edersem nereye varırım?

Sokakta ki Adam:
- Benim geldiğim yere. Ama yeni bir şey bekleme. Mutlaka birisi geçmiştir bulduğun her yeni yoldan. Yönünü bulmak istiyorsan, öncelikle geldiğin yoldan emin olacaksın. En kötü kararında bile bir önceki sapağı bulabilesin diye… Şarap var… İçer misin?

Gerçek Kişi:
- Bir yudum alırım.

Sokakta ki Adam:
- Unutma, ilk taşı en önde yürüyen yer kafasına. Buda yanında dursun… Kulak arkası…

Gerçek Kişi:
- Kim demiş bu sözü?

Sokakta ki Adam:
- Sen dedin salak, iki üç ay önce… Hadi git evine artık… Yat biraz uyu… Üşümeye başladım…

Gerçek Kişi:
- Peki… Selam söyle diğerlerine…

Sokakta ki Adam:
- Olur… Onlarında sana selamı var… İyi Geceler…

Gerçek Kişi:
- Günaydın…

Hayati Kişi:
- Günaydın… Sigara? Kahve?


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder