NEFES - Breathe



Uzun Zaman önce kafaya takmıştım.. Yapmadan ölmeyeyim dedim.. 

Günaydın...

Günaydın...
Günaydın...
Günaydın...
Günaydın...
Günaydın...
Günaydın...
Günaydın...
Günaydın...
Günaydın...
Günaydın...
Günaydın...
Günaydın...
Günaydın...
Günaydın...
Günaydın...
Günaydın...
 

Pink Floyd - Dogs... Bir kuple

...

I gotta admit that I'm a little bit confused.
Sometimes it seems to me as if I'm just being used.
Gotta stay awake, gotta try and shake off this creeping malaise.
If I don't stand my own ground, how can I find my way out of this
maze?

Deaf, dumb, and blind, you just keep on pretending
That everyone's expendable and no-one has a real friend.
And it seems to you the thing to do would be to isolate the winner
And everything's done under the sun,
And you believe at heart, everyone's a killer.

Who was born in a house full of pain.
Who was trained not to spit in the fan.
Who was told what to do by the man.
Who was broken by trained personnel.
Who was fitted with collar and chain.
Who was given a pat on the back.
Who was breaking away from the pack.
Who was only a stranger at home.
Who was ground down in the end.
Who was found dead on the phone.
Who was dragged down by the stone.

.. Albümün devamı ...

O günün anısına..

Neydii... O gün yemek yerken o malum sözü yumuşatmaya çalışmıştım da başaramamıştım..

"Gölgesinde uyuyamayacağın ağacın altına yatmayacaksın"

Bakıyorum.... Yine olmamış.. Anlamışsındır ama hani göz olduğunu..

Aşk denilen... Sevgi denilen.. Yaşam denilen ağaçlar altında...

Düşününce HissedeBiliyorum... PARLAMALAR almıyor gözümü... Görebiliyorum Daha net hislerimi..

Anlatamamak Hepimizin derdi.. Anlaşılamamak emek israfı... HÜZÜN...

Artık anlaşılmayı beklememek HUZUR ... Kaçış ... Duvara 2 kala..

Kim bilir....................

Bir Talebim var





Beni bir dondurun.. Ama çikolatalı, Antep fıstıklı ve sade dondurma ile birlikte...
45-50 yıl sonra bir çözün bakalım..

Ya da bir saniye... Bunları okurken 45-50 yıl öncesini bir düşünelim.. Toplum, dünya, aile, ahlak.... Biraz daha düşünelim... birazcık daha n’olur... Babalarımızın babaları ile ilgili anlattıkları anıları, annelerimizin babalarımızla yaşadıkları zorlukları... Kitaplardan falan okuduğumuz dünya düzenlerini...

Sonra bu günü düşünelim....

45-50 yıl sonrasını hayal ediyoruz hep birlikte..

Tabi ki taşlar ilk bizim başımıza yağacak... Ne ben 50 sene dayanabilirim. Nede siz bana katlanabilirsiniz.

Var sayalım donmuşum.... Ama çikolatalı, Antep fıstıklı ve sade dondurma ile birlikte...



...................AHLAK..................

çokluk, isim (ahla:kı, l ince okunur)  Arapça  a¬l¥® 

Bir toplum içinde kişilerin uymak zorunda oldukları davranış biçimleri ve kuralları, aktöre, sağtöre:

 "Ahlak düzelmeden hiçbir şey düzelmez."- Ç. Altan.   (bkz.TDK)



Çok çok uzun zaman önce.. Çok çok uzak bir galakside sarhoş olmuştum bu kadar.. :) Kaburgamda inanılmaz bir ağrı, çatlayan bir baş... Anlatılan, inanılamayan gece anıları.. İyi ki varsın ALKOl efendi.. Alıp görütüyosun biraz bizleri..
Günaydın HEepinize

Küçük Prens - 21. Bölüm'den bir pasaj




Bütün tavuklar birbirine benzer. Bütün insanlar da öyle. Bu yüzden biraz sıkılıyorum. Ama beni evcilleştirirsen eğer, yaşamıma bir güneş doğmuş olacak. Senin ayak seslerin benim için diğerlerinden farklı olacak. Ayak sesi duyduğum zaman hemen saklanırım. Ama seninkiler, bir müzik sesi gibi beni gizlendiğim yerden çıkaracaklar. Şu ekin tarlalarını görüyor musun? Ben ekmek yemem. Buğday benim hiçbir işime yaramaz. Bu yüzden de bu tarlalar bana hiçbir şey hatırlatmazlar. Buna üzülüyorum. Ama sen beni evcilleştirseydin, bu harika olurdu. Altın renkli saçların var senin. Ben de altın renkli başakları görünce seni hatırlardım. Ve rüzgarda çıkardıkları sesi severdim.


“Senden rica ediyorum. Lütfen beni evcilleştir!” dedi.
 
 
E-Kitap'a buradan Ulaşabilirsiniz
 
Orjinal Kitabı Hak etmiz lazım.. :(

...

Bişey itiraf etmek istiyorum... Ama itiraf edebileceğim bişey yok.. Bağarmak istiyorum boğazım yırtılırcasına... Ama duyacak adam yok..












diye başlamışım twitter'da.. Yetmedi oranın kapasitesi.. Tıpkı benim bu yaşananalara kapasitemin yetmediği gibi. Melankolik tavırlar mı sergiliyorum diye düşünüyorum.. Canımın sürekli ve deli gibi içki istemesinin nedeni bu mudur? Yoksa Alkolik mi oluyorum diye düşünüyorum. Bağarmak istiyorum... Düşünmemeye, Yaşamaya çalışıyorum. Başaramıyorum. Engel oluyor HAYATIM bana.

Bana bir kuzu çizermisin?... Yada Beni evcilleştirimisin?..

One sees clearly only with the heart. Anything essential is invisible to the eyes.”
– The Little Prince (Antoine de Saint Exupéry)