KÜL

Hayatta bazen böyle durumlarda ne yapacağıma dair hiçbir fikrim olmuyor. Bazen fikirsizlik rahatlatıyor ama bu gibi anlarda değil. İnsanın tek yapmak istediği battaniyenin altında, televizyonun önünde sadece vaktin geçmesini dileyerek oturmak olduğu bu anlarda “O” vakit asla geçmez ya. İşte cilveli hayat.

Düşününce; bu duruma gelmek genelde insanın gittiği bir yoldan öte sürüklendiği bir yer oluyor. Yani fikirsizlik eylemi “diğerleri” tarafından yaşanırken, insanın kendisine “Kendisi fikirsizmiş” gibi yansıyor. Teknik olarak insan fikirsiz kalamıyor. İyi de olsa kötü de olsa bir fikre sahip oluyor. Çözümsüz kalabiliyor ama fikirsiz kalamıyor. Fikirsiz bırakılıyor.

Fikirsiz bırakılma durumu ise yarım kalmış yaşamların veya çözümlenememiş hayatların bir getirisi oluyor insana. Yarım kalmışlığı yaşatıyor insana bu garip hali. Ne hissiyatla yaşayacak kadar içinde oluyorsun o duyguların, ne de nesnel bakabiliyorsun duruma... Tam bir ilişki ARAFI. Yarım sigara gibi… Ne söndürülmüş bir izmarit,  ne de pakette bir taze gelincik.

Sarhoş da değilsin, Ayıkta... Bak tüm şehir Akşamdan Kalma… 

HAYAT

hissetmekle yaşamak arasında ki ince çizgi = hayat.

O dündü.......

O dündü...
Yaşanmamış bir gündü..
Çünkü çok hüzünlüydü..

Şimdi Yarın..
Herkese Günaydın...
Gemileri Limana bağlayın..

Ufuk var önümüzde...
Her şey hala düşümüzde...
Kapıda ki gülüşümüzde...

O dündü..
O adam öldü..
O adam çoktan gömüldü...