N'olursan ol Gelme...

Hayatın acayipliği kadarız "HALA"
Keşke kesme işaretleri olsai idi de ayıra bilse idik "Hala"ile "Hala"nın fakı gibi..

Ne kadar uzun zaman olmuş.. Ben mi özlemişim... Acaba Nuri nerede? Nuri niye hem var hem yok?  Nuri aslında hep var ama hiç yok..

Aklımdan daha yavaş dile getirdiğim düşüncelerle savaştığım anlardayım.

Ah beyim' Nerelerdeydin... Burnuma gelen güzel anıların kokusu.. Bir bilsen ne kadar güzeldir kokusu ile hatırlayabileceğin.. Neyse.. Yine gitti kafa.. Tam da eskisi gibi.. Gidikliğimden hiç bir şey.. & sene olmuş O sergiye gideli... Hani İstanbul'da... Bulda.. Ama İstanbul dile gelince Karanis gelir akla.. O nasıl güzel bir beyoğlu... Tünel senin, adakuleye kadar benim.. ötesi bizi aşar... Ne de güzel gözlerin vardı medusa..

Çöp... çöp taşıdık yıllarca.. Çöp... biriktirdik.. N'güzel çöpcülerin elleri.. Çöpcülerin elliyle... Çöp.. cü... Çöp... cü...c....



Laannn..

LaN BEN  nereye yazdım o zaman o kadar yazıyı? Laann.. Kim bilir kim bilmezliklerde... Ahhh beaa....

Yokluğumla ben başbaşıyız... NİHAYET

Nihayet... Alkole başladığımız (başladığım) yer...

Ne kadar acayip kedilerin dilekleri..

Ben baş başayız nihayet.....

Yokluğum ile...

Bir de diğemediğim şeyler... Kimse anmaz adımı..

Ne, Söylemediğin sözler sendin, söyleyemediğin sözler senin...  Anla bi artık.. sen diye bir şey zaten yok...


Bozduğun düzenin üzerine koyacak daha güzel bir kedin yok ise 'Pist' deme... Deme lan it oğlu... deme işte...  


Farzı misal birisini özlemişim... yarat kafanda özyelebileceğim kişiyi...


işte o dur özlediğin kişi... Belki lugat'a sığmaz.... belki derdine derman olmaz... belki sen bile onıun farkına varmaz... ama o dur... bleki de... belki .. de .. de.. 


Yaa belki de değildir... 


Belkide istediğin bu değildir...


'Ulan ''NEFES'' ne kadar kadim ve kıymeyli bir şey... '


Özlediğin kadar var edersin... Özlediğin kadar... özlendiğin kadar... özleyeildiğin kadar... özlenebildiğin kadar....  VAR edersin.... 


Burası sanki bitmez, bilinmez... 


Lan kim sin ki sen... (Sin'li bilmez geçmiş zaman)


'Lan' biraz ayıp olmuş olabilir ama.. olsun o kadar bu vakit de.. (bu de acaba ayrı mı bitişik mi?)


Özeli belirleyen sen, sınırlarını çizdiğine inandığın bu yazıyı yazan 'Ben'.. 


Biraz feminen...
Biraz biraz BEN..
Çokca sen..
Bir hayli BİZ...

Hayat ne acayip....


Dağıtığın kadar toparlayamazsın bu hayatda... 'Ayrıca O 'Hayatta' diye yazılır zanlımca...

Bırakalım da TEK kişi ola bilelim....  

BİL BAKALIM YARIN NE OLACAK...

Şaşırdığında çınlayan 'BAZEN' dir... Bazen.. ama Baazen...


Nerede söylediğimi hatırmaıyorum.... Ne söylediğimide hatırlamıyorum.... Ne mutlu bana... Ne mutlu Biz'e

'' Ama '' işte belki de bu...  ' AMA'...

Seviyorum deli dibi...






Nedir?

Yazmaktan çok, konuşmak istiyorum...
Konuşmaktan çok, anlatmak istiyorum...
Anlatmaktan çok, dinlenmek istiyorum...
Dinlenmek için yorulmak istiyorum....
Yorgunluğumun dinlenmesini istiyorum...
Dinlenmek istiyorum...
İsteyenin  bir yüzü...
Dinlemeyen aptal..

---------

İlk ellerime yabancılaştım... İlk onlar benim değilmiş gibi geldi... Bu hayatta ilk onları tanımışım hal bu ki.. Evvel zaman içinde, kalbur ne kim bilir?

---------


İsteyenin  bir yüzü...
Dinlemeyen aptal..



PUNK'S Not DEAD

Gerizekalı (sizce) bir Punk Grubunun Müstesnai Parçaşı..



Another turning point, a fork stuck in the road
Time grabs you by the wrist, directs you where to go
So make the best of this test, and don't ask why
It's not a question, but a lesson learned in time


It's something unpredictable, but in the end it's right.
I hope you had the time of your life.


So take the photographs, and still frames in your mind
Hang it on a shelf in good health and good time
Tattoos of memories and dead skin on trial
For what it's worth it was worth all the while


It's something unpredictable, but in the end it's right. 
I hope you had the time of your life. 


It's something unpredictable, but in the end it's right. 
I hope you had the time of your life. 


It's something unpredictable, but in the end it's right. 
I hope you had the time of your life.


--- Ohh.... ---
Çok ağladım.. Hala titriyorum..

--- Ooohhhhh --- Şükür... 

Kızıl'dı güner / haftalar / aylar / yıllar / ........

Adam ne yapacağını bilemez. Bir o yana bir bu yana sallanmaktadır. Bu genelde -Düşsem mi? Düşmesem mi? kararı gibi görünse de yerçekimine inat bir hasrettir. Son iki sigara.. Say say bitmez... 1,2.. Bitermiş..

Kapı çalınır... Yaşlı (Nemli olarak) gözer ile adam bakar..

- Bizzzzz (Kafa güzel) dışarııı.. Baakkalaa.. Çıkııyorzz.. biişiii isiiitiiyor musun?

- Sigara..

- Biiiraaaa içşşçmişiicen mi?

- Yo.. Merci.. Belki sonra.. Yazıyorum...

- Kime yyaazııiiyon laaean ÇaAKaaALLllLL..

- Sigara . 216 BOX

- Shshssshhh Tamam moououoruk...  değlisiğin...

------------ Hiç de Böyle olmadı -----------


Çünkü artık Samsun içemiyorum... Teşhis konulmuş 4 hastalığa sahibim..
Teşhis Konulmamış bir şey var ki boğazımda duran... Her yutkunmada sebebini  hatırlatan...


---------- Gece ---------

- Bir şey lazım mı bakkala çıkıyoruz?

- Eyvallah.. Biram var...

- Sigara?

- Var... Var.. Ama para varsa bir bira olur...

- eyvalllah...

(Şu an o bira içiliyor... )

--- Uzatmak isterim... Ama sıkıla bilsin.. iş-güç falan...----

denmez buna eminim.. Ama da gitmiyor meret. 

Meret = Hayat

4 Haziran 2012 / Merci / Avec plaisir

"Herkesin derdi kendine" derler...
Ama ben bu kadarım.. Buna bir çözümümüz var mı? Ve şu an bu kadar dan da azım.. Radyolarını yeni açanlar için yapabileceğim hiç bir şey yok... Bu kadar/dan azım..

Birliktelik: Büyüdüğün insanlarla yaşlanabilmek mi dir ki? ayıra bildiğim kadar ayırdım.. Kuralları bilmediğimden.. Ama kuralları bilmiyorum yada uymuyorum yada uyuyorum diye beni anlamaktan yada uyandırmaktan vaz mı geçecek/tin...

"Remember when you were young, you shone like the sun." diye girdi adam tam ben bunları yazar iken..

ilk defa "Kaybetmenin- acısını yaşıyorum.. Yada duygusal olduğumdan abartıyorum.. Bu halim belki keyif veriyor belki acı.. Ne fark eder.. Umur artık aramızda değil gibi.. (Yok yok ben kesin duygusal davranıyorum) Belki de bu "Hala" bir teselli..

Ama benim ben..

4 haziran 2012... Artık göz kapaklarım daha ağır... Uyanık kalamıyorum... Uyuyunca uykusuzluğuma şükrederek uyanıyorum.. Yorgunum... Anlatamıyorum...

Her şeyi geçtim... Ağlayamıyorum...

Mutlaka herkesin kendine göre bir sebebi vardır ama "Anlayamıyorum"..

Her şeyi geçtim... Ağlayamıyorum... Anlamak gibi bir çabam yok.. salaklığımın farkındayım ama Ağlayamıyorum..

"Keşke çimenler eski kadar yeşil olsa" diye devam etmek de isterdim, dizlerime kadar toprağa batmış iken... "Boy vermek" her yerde eğlenceli değilmiş..

-- Toprak çok güzel gelsenize... Mis gibi kokuyor.. --


Seni bilemem.. Ama benim için bir zevkti.. Şükran ile...




BABAM'a.. Oradan da bana...

Maksat umura değer biçmek ise, tahammül zorlanması gereken en son şeydir. Zorlar isen mirat olacaktır nakisalarına, noksanlıklarına...

Sarhos


----- Şarhoş iken yazmışım.. Masa üstünde buldum..  -----


Geri döndüğünde orada olmayan bir yere vamayı hayal ettinmi hiç? Yada diledin mi?

Hiç mi bir şey yapamadık bu dünyada? hiç mi? Hiç mi?….

Hiç bir şey yapayamaz iken neden varız o zaman?.. Deme ki bir şey için varız? da.. Farkında değiliz….


Bakalım sabaha ne kalıcak…

---- Çok acayip bir sabah oldu o sabah... Çok acayip... Vapurlar falan.. ----

Saygılar...

Hasan Ali ÜNAL

ISLAK

Islak.. Deli gibi... Deliler gibi.. "Deniz kızlarımı dersin kuşlar mı dersin?" Deli gibi... "Heyyy Ne duruyorsun be.. At kendini denize."

Tam da (Tam da değilmiş.. şu an farkına varıyorum)

Az da değilmiş... Çok da değilmiş..

Mevcudiyetimden daha güzel isen gel.. Bir ben var onda ben den öze BİZ'den ziyade...


- Haa haa -


Üstümden geçen insanların sayısı merdivene den iken bende bir basamak bile kat dilmiş yol yok.. Basamak ki basılıp geçilesi.. 


Geçmiş Hikayelerimi anlatmak "Cepten yemek" gibi geldiğinden -Hissedilen değil-den (Dedim de kim bilir nerede kaldım.. İnsanlar varmış.. Cüzdanlar unutulmuş.. taksiler... Amaaannn... İnsan her daim böyle) 


Belkie sorun nerde kaldığımızı hatırlayamamızdadır. --- Lan Yine gitti kafa.. Şarap istedi gönül.. Bira buldu.--- 


-Ah gülüm ben senden öncede sevdim..-- "E.G."


--Baktım da yazamıyorum.. Yazagmıyor isem içeyim... içecek isem çıkayım.. az biraz ben i çıkayım...--


*Music is your only firend*

Haydar Haydar...

Nesimi'ye sormuşlar ki:
- Yarin ile hoş musun?
- Hoş olayım olmayayım... O yar benim kime ne?...

..... Haydar, haydaaaarr.....

Neyse...

Günümüze gecemize dönelim... Demek bile trajik kalır zamanın şu anı için..

-Şimdi beni at bu oyundan... Zaten kendim olamıyorum....--- (Bkz. Luxus)


Geçmiş çok acayip bir düş....

Düşünerek eskitemediğin tek şey geçmiş... Geçmiş olan hiç bir şeyi düşünecek kadar vaktin yoksa yoksun... Geçmişindir seni var edecek olan.. Ama geçmişinden kaçmadan... (Ne acayip yere gelmişiz... Ne ara? ne için?...  Neyse... )

yaz bree yaz... Yaz dedi isem yalnız sana değil... yaz geldi.... yaz....

Hıdırellez bugün....

Çok sigara...


Gitmek gibi bir şey yazmak…

Yazamadığın zaman gidemiyor, gidemediğin zaman yazıyorsun.. 

Fütursuzca yazmanın hazının benden alan paradokslar içerisinde bir tramvayda buldum bir anda kendimi. 

Bazen insanın sessiz kalması, sizsizi, hissiz kalması gerekir ya… Ama insan duymaz baen düşünür. 

Güneşsiz gibi.. 

Ama sabır var ki öyle bir şey… başka bir şey… bambaşka bir şey… (Az sigaraya dönüyor…) 

Yazmak güzel…  Yazmak güzel… Kaybetmeyelim bunu… Yazmak güzel… 

Kim bilir kimsin? Kim bilir ne yaşadın da vaktini harsarsın böyle umarsızca…  

Güneşli pazartesiler dilerdim sabahı salı olmasa idi…

--- Bu kısmı antalmasam daha iyi.. "Hayatta yapacak bir şey bulamıyor isen isen azından el çırp" demişim gibi.. maziden… 

Daha fazla yamak istemiyorum şimdilik… Şimdilik...

Çığlıklar duyuyorum içimde umursamıyorum, ne olur daha fazla bağarmayın…
Sessizlik duyuyorum korkuyorum kendi sesimden.. Ne olur susmasam ya.. 

Az Sigara

Çok uzun yazmayı amaçlayarak başlıyorum işe. Ama o kadar az sigaram var ki... Yazar iken arada yanıp kül olmalarına seyirci kalamayacağım kadar. (çeker bir duman)

Uzun yazıların okunmadığı, derin şeylerin konuşulmadığı, güzel hislerin yaşanmadığı bir zamanda yaşıyoruz. Böyle bir zamanda yaşıyor isek bu zamanın böyle olmasının nedeni biziz.

"Ne de çabuk yarıya indi sigara"

Sigaranın yarıya indiğinin farkına varabilir iken ömür öyle değil. Ne kadarı yarısı? Geriye ne kaldı? Ömür bir nevi tiryakinin son sigarası. Onun için her fırtda keyfine varmalı.

"Müzik Bitti." "Takiben sigara." "Ama kahve hale mevcut."

Şunu : ... dinlemek istedim bir an. Şarkı yeni olsa da kendileri eskiye ait. Ama;



"çingeneler keder topluyor biliyorum, ağlıyorum.
çingeneler yağmur bekliyor biliyorum, ağlıyorum." kısmı bir beter eder beni.

"Ne gerek vardı?" bu zamanın sorusu bu oldu... "Ne gerek vardı?"

Hem bana, hem bize... Sorduğum soru genel de bu oldu... "Ne Gerek vardı?"

"Olmasa olmaz mıydı?", "Şart mıydı?", "Ne gerek vardı?"

Savaş doğamızda var... İçimizde, derinlerimizde... Bazısı sığ, bazısı derin denizlerde... Ama savaş her zaman fırtına halinde..

İyisiyle, kötüsüyle devamlı bir kavga halindeyiz... Bu kavga ki bazen hayra, bazen Şer'e.. Ama daimi bir kavga.. Samimi olduğumuzu sandığımız kadar yabancı, yabancı gözükmeye çalıştığımız kadar samimiyiz.

(Aklımın köşesinde sanki bu an için sakladığım hissine kapıldığım şarkıyı çıkartmak için çabalıyorum... Müziksiz bırak yazmayı yaşayamam bile... En iyisi kahveyi tazelemek...)

-Mutsuzluk kişisel bir şey olsa idi etrafta üzgün insan olmazdı-

Mutsuz olan her insan çevresindeki mutlu insanları en azından onun mutsuzluğunu paylaşacak kadar mutsuz etmekle mesul gibi yaşar. Savaş doğamızda var.

(Yeni kahve, yeni sigara... Aynı hayat, benzer kaygılar... )

Bu gün hayatımın belki de en gereksiz işini yaptım... Yaparken de hiç gücenmedim zamana. Üşenmedim...

The Division Bell
İlk küme dağaldı artık.
Benim için ne istiyorsun şimdi?
Zıt kutuplar bir olamaz
Kahramanlarda düşman…
Özgürlük için büyük bir gün.
İçini dışına giyemek gerekir bazen hislerin
Geri almak için zamanı, hayatı.
Yaşama dönüyor böylelikle kaybettiklerin.
Konuşmaya devam, konuşmaya devam, konuşmaya devam…
Kelimelerimi kaybettim.
Yüksek umutlar düşük hayatlar yaşatır.
d’Artagnan - 20/04/12-21:57-07160



Benim için "Emek" harcansın istiyorum... Onun için böyle işler yapıyorum. Ama "Emek" harcamaya koşmuyorum insanları. isteyene beni muylu etmek. Belki de sorumsuz birisi olduğumdan dolayı karşı tarafdaki insanlara mesuliyet yüklemekden kaçınmak.. - Kişi kendi gibi bilir dünyayı-

-Çok özlemişim seni... Çookk... Bilsen ne de güzel dinlersin beni... Ama bilemezsin.. Bildiğin anda kendinin güzelliğinden beni dinlemez olursun.. Böylelikle beni güzel "dinlemez" olursun.. Ama Bilsen ne de güzel dinlersin beni..-

Bu dünyada en çok kendimi, Elif'i, Koray'ı, Uygar'ı ve Ankara'yı özlüyorum.. Yani en çok kendimi özlüyorum. Bulduğum da da sıkılıp kaçıyorum her defasında. (Çok depresif olmaya başladı.. Derhal kahve sigara... Yalnızlık "Eeee Ne çalayım?" diyecek birisinin olmamasıdır.)

Çok güzel bir şarkı buldu ve çalıyorum... Gerçekten saklıyormuşum.. Biraz tozlu, tuzlu, avucumda sedef...

Yine uykum gelmeden uyuyasımın geldi zamanlardayız.. Hayat ile yatak boğuşmaları..

"Keşke bütün bu günler bitse de Dün olsa" diye düşünür iken bu gün diye yaşadığım şeylerin "Yarın"a ait hayaller olduğunu gördüm.. Elimde hiç "Bu gün" yok iken "Dün"ü hatırlayamayacağımı, ve de "Yarın"ı kuramayacağımı fark ettikten sonra bir kez daha yitiriyorum "İnsana olan saygımı"

İnsandan nefret ettikçe kendimden, kendimden nefret ettikçe insandan soğuyorun. İnsandan soğudukça kendimden nefret ediyor, kendimden nefret ettikçe insana olan saygın tükeniyor.

(Hep birlikte dinleyelim)


"Herkes Yalan Söyler"

İnsan asla kendini tanıyamaz, bırak tanımayı kendisini uzaktan gören birisi eşiğindedir delirmenin. Kim ki kendi ile "Karşılaşır" içindedir çemberin.

Aramak boşa değil... Ama bulmak çok yüksek bir umut... Yüksek umutlar düşük hayatlar yaşatır.


İki hafta önce bir adam beni sokakta tokatladı... Bu gün başka bir adam "Yemin ederim seni buraya melekler gönderdi" dedi.. Acaba hangisi daha sarhoştu?

Bu da kapanış olsun...



İyi seneler...


Hayatım

Hayatta kalmak/kalakalmak arasında hayatta kalmaya çabalamak...  N'olur...  N'olur... dönde yüzümü göreyim...