COHEN

Cohen dinlemenin verdiği huzur vardır, ama birde yanında gelen karamsarlık. Hissizleştirir insanı, hislendirir iken. Bir nevi gereksiz hislerden sıyrılıp hakiki duygularınla kala kalırsın. Çok çalgı aleti yoktur şarkılarda, çok ağdalı sözler değildir o puslu sesin sundukları. Sade, yalın... ya da daha doğrusu duru, çıplak...

Güneş artık tenimizin açıkta kalan yerlerini ılık ılık yakmaya başlamışsa, Sabah balkona çıktığında bir sürü kuş selamlıyorsa seni o güzelin çiçek kokuları arasında, acıktığında aklına yemek olarak karpuz-peynir geliyorsa yaz gelmiş demektir... Artık güneşle yarışır haldedir insanoğlu kalpleri ve bedenleri yakma konusunda. Benim gibi bir sahil şehrinde yaşıyor iseniz bir elinizde sigaranız, diğerinde ısınmış bir şişe bira yolda salına salına yürürken sizi görünce bir an duraksayan, irkilen, sanki yokmuş veya siz onu hiç görmemişsiniz gibi yürüdüğünüz yolun ortasında duran kocaman Hamam Böcekleri çıkıverir aniden... Ben Mersin'de ve Adana'da bu arkadaşların uçanlarını bile görmüştüm. Peki, neden bahardan yaza geçişin habercilerinden bahsederken neden kimse Hamam böcekleri, Sivrisinekler, İsilikler, Ter Kokan Toplu taşım araçlarından bahsetmez. Bunlarda da müjdelenen baharın gelişi değil midir? Niye takılırız Hamam böceğine, onu görünce yapmamız gereken çıkarım yazın geldiği değil midir? Neden haberden çok haberciye takılıyoruz.

İşte sanırım onun için bu kadar çok seviyorum Cohen'i. Müjdeledikleri, attığı fırçalar, verdiği cevaplar ve ortak olduğu dertler o kadar güzel ve doğru ki haberci çıkıyor aradan çoğu zaman. Sanki şarkı değil de Cohen'in düşüncelerini dinliyormuşum gibi oluyor. İşte beni bu hisse gark edebilen müzisyenleri çok seviyorum. Onlar süslü müzik endüstrisinin içine girmeyi reddetmiş çirkin ördek yavruları.

Onların yaptığı müzik gibi yaşayabilirseniz ne makyaja nede güzel kıyafetlere ihtiyaç duyarsınız. İnsanlar anlatıcıya değil anlatılanlara bakmaya başlar. Saçlarınız dağınık, giysileriniz kirli ve yırtık olabilir. Elleriniz çatlaklar içerisinde, gözlerinizin altı dün geceden kalan yorgunlukla, sigaradan sararmış sağ elinizin başparmağıyla bir yeri gösterdiğinizde gösterdiğiniz yer önemli olacaktır. 

“Parmak cenneti gösterdiğinde yalnızca aptallar parmağa bakar”


BKZ: COHEN

.

3 yorum:

  1. kuşların sesiyle uyanıyorum ben her sabah 06:00'da ve bunu yazmayıda kaçtır unutuyorum,hatırlattığın bir kuple teşekkür sunuyorum lakin öyle çok ötüyorlar ki , balkon kapısını kapatmak zorunda kalıyorum.. o uçan hamamböcekleri burada da var, nasıl görmezsin? (: ... kabusum onlar,tamam tüm canlıları severim ama hamaböcekleri böyle bildiğin evrim geçiriyorlar bence.. ankara'da siyahtı bunlar, burda kahverengi,baz istasyonu vaari antenleri (ve kesin o antenlerle telepati kuruyor "onlar"),karada komandolukları ve suda sas'lıkta uzmanlaşmaları yetmiyormuş gibi üstüne havacılığıda ele geçirmişler... ordu gibiler ordu.. bi sineklerden bide bu hamamböceklerinden korkmuyorum da şey işte fobi işte hah fobi... zaten zoraki terliğimi geçirdiğim tek canlı hamamböcekleri... kimsede kafkadan dem vurmasın bana,yeterince her canlı üzerine empati kuruyorum zaten...
    güzeeeelim yazınıda böyle bi anda dolmuşlukla doldurdum yaa, yayınlamayabilirsin istersen bunu ((:

    YanıtlaSil
  2. Burdaki derdimiz eğer derlerimizi, tasalarımızı, sevinçlerimizi (ki ben onu burada paylaşmayı pek beceremiyorum) paylaşmaksa her türlüsüne açığız her zaman.. Bunu saymayız yine bekleriz.

    Gözünü seveyim Ankaranın.. Çok özledim..

    ( bak bunun gibi :) )

    YanıtlaSil
  3. afff diyorum afff... ankara afff..

    nispet yapmış olmak istemem efenim lakin 24'de 2 günlük bir ankara ziyaretim olacak ehöm ehöm (: 1 yıl aradan sonra ...
    bir isteğiniz arzunuz var ise yapabileceğim,söylemeniz yeterli azizim..

    YanıtlaSil